2016 yılında çok sık duyduğumuz belki tatma fırsatını yaşamadığımız, belki de tadına bakıp beğenmediğimiz bir çok yiyecek oldu. Bu yiyeceklerden birisi de karabuğday…
Karabuğday’ın ilk yetiştirildiği yerler, Çin ve Uzak Doğu Ülkeleridir. Haçlı Seferleri sırasında ondördündü ve onbeşinci yüzyılda Rusya’ya getirilmiş, oradan da Avrupa ve Amerika’ya ulaşmıştır. Özellikle Rusya ve Amerika’da eski zamanlarda karabuğdayın dış kabuklarından yastık ve minder yapılırmış. Bir çok yönden avantajlı bir yiyecek gibi görünüyor.
NEDEN KARABUĞDAY YİYELİM?
Karabuğday düşük glisemik indekse sahiptir yani diyabet hastası dahil tüketebilmektedir. Bunun yanı sıra kan şekerinizi dengeler ve kontrol altına alır.
Özellikle fareler üzerinde yapılan çalışmalarda, karabuğday özütü tükettirilen farelerin kan basıncının düştüğü ve kötü kolesterol seviyesinin aşağılarda olduğu görülmüştür.
Yapılan çalışmalar karabuğdayın, bel çevresi yağlanmasını azalttığını göstermiştir. Tahıl olaran beyaz un veya ekmek tüketenlere göre karabuğday unu tüketenlerin bel çevresinin daha düşük olduğu ve kilo problemiyle daha az karşılaştıkları gözlemlenmiştir.
Karabuğday lif açısından oldukça zengindir, bu durum da kabızlık sorunun ortadan kalkmasına ve kolon, bağırsak gibi kanser türlerine yakalanma ihtimalini de azaltmaktadır.
Yoğun lif içerdiği ve düşük glisemik indekse sahip olduğu için karabuğday tüketen kişilerin daha uzun süre tok kaldığı ve daha düşük kilolara sahip olduğu gözlemlenmiştir.
İçerdiği B grubu vitaminler, magnezyum sayesinde sağlık deposu olan karabuğday, ğöğüs kanserine karşı koruyucu olan enterolaktonlar gibi lignanlar içerir.
Aynı zamanda E vitamini, tokotrienoller, selenyum, fenolik asitler, fitik asitler sayesinde de antioksidan kaynağıdır. Antioksidan kapasitesinin geniş olması sayesinde bir çok hastalıktan korunma, bağışıklık sistemini güçlendirme ve genç bir cilde kavuşmanızı da sağlar.