Uluslararası Çalışma Örgütü’nün yaptığı bir çalışmaya göre; iş yerlerinde yetersiz beslenmenin, çalışanların sağlığını ve iş verimliliğini olumsuz etkilediği kanıtlanmıştır. Çalışmada; gelişmekte olan ülkelerde kötü beslenme ve obezitenin çok sık görüldüğü ve sırf bu sebepten dolayı; tüm dünyada % 20 oranında iş verimliliğinde kayıp söz konusu olduğu belirtilmiştir. Araştırmada, iş yerinde beslenmenin, işverenler tarafından genellikle bir “gereklilik” veya “dert” olarak görüldüğü, böylece işte verimliliğin ve çalışanların moralini yükseltme fırsatının kaçtığı tespit edilmiştir.
İş yerinde kaza riskinin azaltılması ve üretimin arttırılması için en temel konu işçilerin “sağlıklı beslenmesi”dir. İnsanların mesleklerine göre almaları gereken enerji ve besin öğesi miktarı değişiklik göstermektedir ve işçilere yeterli enerji ve besin öğeleri verildiğinde üretkenlikleri artmaktadır.
İş yerindeki işçi belirli sayıyı aştığında yemek servisinin konulması gereklidir. İşçinin evinde yeteri kadar beslenemediği de düşünüldüğünde günlük ihtiyacın yarısı iş yerinde verilen yemekle sağlanmalıdır. İşçinin enerji gereksinmesi yaşına ve çalışma durumuna göre değişir. Genellikle 8 saat ayakta bedeniyle çalışan işçinin günlük enerji gereksinmesi 3500 kalori olarak düşünüldüğünde, bunun yarısı iş yerinde verilen yemekle karşılanacaktır. Yemek, enerjiye oranlı olarak protein, vitamin ve mineralleri de karşılamak zorundadır. İş yerindeki yemeklerde çoğu kez sebzeye önem verilmez. Özellikle toksik maddelerle çalışan iş yerlerinde işçilerin A, E ve C vitaminlerini yeterince almaları gereklidir. Kurşun, kadmiyum gibi ağır metallerin kullanıldığı sanayi dallarında çalışan işçilerin diyetleriyle yeterince demir, kalsiyum ve C vitamini almaları, bu metallerin toksik etkisinin azalmasında yarar sağlar. Bunun yanında yağlı besinlerin, kurşunun toksik etkisini arttırdığı bildirilmiştir. Yemeklerin hazırlanması, pişirilmesi ve servisinde temizlik, sağlık ve beslenme kurallarına uyulmalıdır. Hatalı hazırlama ve pişirme ile besinlerin besleyici değerlerinin azaldığı unutulmamalıdır.Pişirmede kızartmadan sakınılmalı, çelik tencerelerde nemli sıcaklıkta veya fırında pişirme tercih edilmelidir.
Bir işyerinde veya fabrikada bütün bu düzenlemenin sağlanmasının en kolay yolu, bir diyetisyen ile çalışmaktır. Uluslararası İşçi Örgütü de, endüstriyel kuruluşlarda diyetisyenin bulunmasının gerekli olduğu görüşündedir. Beslenme ve diyet uzmanı, çalışanların enerji ve besin öğelerinin hesaplanmasında ve bu ihtiyaçların uygun menüler ile karşılanmasında, mutfakta hijyenin ve uygun koşulların sağlanmasında, işçilerin ve ailelerinin beslenme konusunda bilinçlenmesinde, mutfak ve yemekhane artıklarının önlenmesinde ve özel diyet alması gereken çalışanların beslenmesinin düzenlenmesinde görev alabilecek tek yetkin kişidir.
İş yerinde doğru beslenme gerçekleştiğinde;
1.) Çalışanlar, işyerinde Yeterli ve dengeli beslendikleri için; oluşabilecek sağlık sorunları da büyük çapta azalacak; hatta ortadan kalkabilecektir. Çünkü sağlıklı beslenme ile kişinin vücut direnci artacak ve böylece hastalıklara yakalanma riski de azalacaktır.
Böylece; işyerinde devamsızlıklar azalacak, kişiler sık hastalanmadıkları için işlerini olması gerektiği şekilde devam ettirecek; yani oluşabilecek aksaklıklar ortadan kalkabilecektir.
Ayrıca; işyerinde sağlık giderleri de azalacak ve maliyet olumlu yönde etkileyecektir.
2.) Çalışanlar yemek saatini iple çekecekler, öğle yemeklerini yoğun işleri arasında verilen keyifli bir mola olarak göreceklerdir. Yemek sonrasında kişi, işinin başına daha enerjik ve istekli halde geçecektir.
3.) Kişilere sunulan yemekler sosyal ortamın keyifli bir parçası olacak ve böylece tüketilen yemekler, insan ilişkililerini kuvvetlendirmede de etkili olacaktır. Bu da; özellikle grup çalışmaları gibi iş bölümünün gerektiği durumlarda iş verimini ve başarıyı arttıracaktır.
4.) Çalışanların işyeri memnuniyeti artacak; kişilerin çalışma motivasyonu ve çalışma performansı da olumlu yönde etkilenecektir.
5.) Çalışanlarda halsizlik, isteksizlik, bitkinlik, uyuşukluk, hareketlerde ağırlık, yaptığı işten zevk alamama, mutsuzluk gibi durumlar (genelde yetersiz ve dengesiz beslenen kişilerde görülür) gözlenmeyecektir.
6.) Beyinsel faaliyetlerin yoğun olarak kullanıldığı muhasebe, bilgisayar gibi işlerle meşgul bireyler için yeterli miktarda karbonhidrat (Çünkü glikoz beynin yakıtıdır.) bulunduran bir menü, çalışanların gün içerisindeki performansları için çok önemlidir.
7.) Kişiler, tükettikleri menülerden yeterli enerji ve besin öğelerini sağladıklarından; gün içinde enerji kullanımı hiç düşmeyecek; bu durum kişinin ruh haline de direkt yansıyacaktır. Yani çalışan, işe mutlu gelip, mutlu gidecektir. Böylece işyerine olan bağlılık da artmış olacaktır.
8.) Çalışanlar, öğünlerinde ana besin gruplarını yeterli miktarlarda aldığından ve tabi sevilen besinleri tükettiğinden yemek sonrası işyerindeki kantine gidip atıştırma isteği duymayacaklar, bu da kişilerin sağlıksız gıdaları tüketmemesini sağlayacaktır. Pek çok işyerindeki kantinlerde poğaça, simit, sosisli, hamburger, kola, vb. sağlıksız yiyecekler sunulmaktadır. Kantinden besin tüketmeyen kişilerde obezite yani şişmanlık oluşma riski de azalacaktır.
Daha fazla diyet bilgisi almak için Ankara Diyetisyen Sinem AKGÜN ofisimize bekleriz.