Yaşam egzersiz ile tamamlanır. Vücudumuzdaki enerjini yaklaşık %20’si kas hareketleri için harcanmaktadır. Egzersiz sayesinde ;
Vücut dayanıklılığı artar
Vücudun yağ oranı azalır (kilo verilmese bile)
Kuvvetli ve dinç olunmasını sağlar
Metabolizmanın daha düzenli ve hızlı çalışmasına yardımcı olur.
Hormon dediğimiz organik kimyasallar, vücut dokularında üretilir, kan dolaşımına verilir ve hedef organa giderek, kimyasal tepkime oluşturur.
Egzersiz vücutta yarattığı değişikliklerden dolayı elbette hormonları etkiler. Kişinin yaptığı egzersizin türüne ve süresine göre etkinliği değişmektedir.
Leptin;
Adipoz dokudan salınan leptin, yiyecek alımını azaltır. Enerji kullanımı arttırır.
Egzersizin enerji tüketimini artırarak enerji dengesini değiştirdiği ve yağ kitlesinin azalmasına neden olduğu bilinen bir gerçektir. Egzersiz, leptin hormonu yapımını ve salgılanmasını etkileyerek obezite yada obezite ilişkili hastalıklarda iyileştirici etki oluşturabilir
Kısa süreli egzersizlerde leptin seviyesinde değişme olmazken, uzun süreli egzersizler de leptin düzeyinde düşme gözlenmiştir.
Antidiüretik Hormon
- Egzersizde, plazma volümünün düşmesi
- Osmalaritenin artması
- Sempatik sistem aktivitesinin artması
hipofiz bezinden ADH salgısını arttırmaktadır.
Büyüme Hormonu
Egzersiz sırasında dinlenme anına göre 25 kat daha fazla salınan bir hormondur. Egzersiz düzeyi ve hormon arasında paralel bir ilişki vardır. Egzersiz şiddeti arttıkça hormonun seviyesindeki artış daha belirgin olur. Gelişme çağındaki çocuk ve yetişkinler de egzersiz büyüme hormonu sebebiyle çok daha önemli bir hale geliyor.
Prolaktin
Süt hormonu olarak bilinen bu hormonun 45 dakika ve üzeri egzersiz döneminde arttığı gözlemlenmiştir. Bu da gebe ve emziren annelerin spora önem vermesi gerektiğinin bir göstergesi.
Adrenokortikotropik Hormon
Hipotalamustan salgılanan bu hormon, yağ hücrelerini parçalayıcı bir hormon olarak görev görmektedir. Egzersizin 25. dakikası itibariyle salgılanması artmaktadır.
Tiroid Hormonları
Metabolizma hızlandırıcı veya yavaşlatıcı etkisi olduğu bilinmektedir. Üstelik egzersizden sonraki birkaç içinde de etkinliğini devam ettirmektedir.
Kortizol
Stres hormonu olarak bilinen bu hormon, oksijen tüketiminin çok fazla olduğu (kardiyo gibi) egzersiz türlerinde artarken, daha yavaş tempolu (yoga, pilates) egzersiz türlerinde düşmektedir. Bu sayede depresyon etkisi azalmakta, kişinin psikolojik yemek ataklarını düzenlemektedir.
Glukagon- İnsülin
Uzun dönem devam eden egzersiz türlerinde (12 hafta ve üzeri) kan şekeri ayarlanmasına etkisi olduğu görülmüştür. İyi kontrollü diyabet hastalarda, durumun daha iyiye gitmesini sağlarken; kötü kontrollü hastalarda, hastalığın seyrini olumsuz yönde etkileyebilir.
Sonuç olarak;
Egzersiz, hormonların etkisi ve harcamaya çalıştığı vücut enerjisi sayesinde, yağ hücrelerinin parçalanmasına, karbonhidrat depolarının yıkılmasına, vücutta kan dengesini sağlayan hormonların doğru çalışmasına, vücut ısısının ayarlanmasına yardımcı olur.
Daha fazla diyet bilgisi almak için Ankara Diyetisyen Sinem AKGÜN ofisimize bekleriz.